Perşembe, Kasım 26, 2009

bu dondurucu gün

yapmam gereken yığınla iş bile beni bu hareketsizliğimden alıkoymayacaksa, nasıl harekete geçeceğim acaba?

buraya sürekli taslaklar yazmaktan sıkıldım. bunu yayınlayacağım. dengesiz ruh hallerimden ben de çok sıkıldım. ama teşhisin peşine düşmek gibi de bir niyetim yok. kendi kendime takılıyorum. bazı şeyleri anlamakta güçlük çekiyorum. uzun süreli yalnızlıktan çıldırmanın eşiğinde hissediyorum kendimi. bu halin devamlılığı beni daha hızlı bir şekilde dipsiz bir kuyuya doğru sürüklüyor. yazı dilim fark edildiği üzere, ya da çoktan fazlasıyla farkında olunduğu üzere her geçen dakika daha da arabeskleşiyor. bu fiilin ne anlama geldiğini açıklayacak durumda değilim.

sıkıntılı ruh hallerim bir türlü beni terk etmese de, her şey yolundaymış gibi asılsız bir ruh hali de, gökdelenden düşerken "buraya kadar herşey yolunda" diyen çocuk gibi hissettiriyor. ve annemin rahat kucağından huysuzlandığımın da farkındayım. o halde sahte de olsa, gülümseme ihtiyacı içindeyim. kendime ait bir alana acilen ihtiyacım var. virginia wolf haklıymış. kendine ait bir oda.

70'li yıllara ait sıcak güzel bir italyan filmine ihtiyaç duyuyorum. ankara'nın ayazını hissettirdiği bu soğuk kasım öğleden sonrasında.

Perşembe, Kasım 19, 2009

izmir

laia mysteria izmir'den bildiriyor. ilk izlenimlerim, akademik dünya ile sınırlı. doğrudan ilk karşılaştığım akademik dünya çünkü. burada da diğer her akademik dünyada olduğu gibi, "her horoz kendi çöplüğünde öter en nihayetinde" düşüncesiyle karşılaşmak mümkün. bir doktora tezi yazıp yazmamam gerektiği konusu hala kafamı kurcalamaya devam ediyor. ya da bir tez yazacağımı adım gibi biliyorum. ama sonrasında buralarda olmam pek mümkün görünmüyor. akademide çalışmak mı? hayır, teşekkür ederim. ben kendi dar dünyamda kendimce hiç de fena değilim. bu cadı kazanına atlayamayacağım. hayatımın bir döneminde böyle hissedebileceğimi hiç düşünmemiştim. hep kısa anlarda karar veriyoruz ne de olsa. hep büyük düşler peşinde koştum ve sonra neredeyiz diye içinde kaybolduğum. büyük düşler hepsi de küçücük şeyler...