geçenlerde doli ile yaptığımız bir sohbette, hatırla sevgili dizisinin popürlerliğinin çok da kötücül değerlendirilmemesi gerektiği konusunda uzlaşmıştık. benim yorumlarım tamamen diziyi izlemeden yapılmış yorumlardı. ama tabi, deniz gezmiş'in idam sözlerinin sansür edildiğini biliyordum, ya da dizi danışmanları ile ilgili olarak istifalar vs konusunda bilgi sahibiydim. bugün, iş yerimdeki böcekler sağolsun,ilaçlama vesilesiyle işten erken çıktık, evime erken gelince, uzun süredir yapamadığım işler için vakit bulma olanağım oldu, bu arada ilk kez diziyi izledim.
che'nin tişörtler aracılığıyla tanındığı bir kuşaktan geliyorum ben de. yazacaklarım, sözgelimi adorno'nun kemiklerini sızlatacak farkındayım. ama işte hiç bir hikayenin aynı şekilde anlatılamadığı çağın çocuklarına, birlikte bir şey yaparken bile yalnız olan, yalnız hissedenlere, her türden dayanışma duygusu, bu tv ekranında anadolu sigortanın sunduğu, asla dokunamaycağın, iki üç dakika sürecek bir duygusallığın ardından, bir sonraki programın reklamının aşağıdan belirdiği, tüm hissiyatın kesintisiz tüketime çağrı yapan reklamlarla kesildiği bir dizi tarafından 30 saniye için hissettirilmiş bir dayanışma duygusu bile olsa, manidar görünür.
evet, bu dizi ne geçmişin hesabının sorulmasını sağlar, ne de aslında gelecek için umuttur. ama en nihayetinde, "çarpık" da olsa bir şey gösterir. ve kurtlar vadisinin gösterdikleri ile arasında bir ayrımı görmek mümkündür. yani denmeye çalışılan, evet bu dizi denizleri, mahirleri, erdalları popülerleştirmiştir. tam da bu noktada, bu popülerlik, onları bir taraftan siluetler, kahramanlar, sanki hiç olmamış olamayacak kişiler haline getirirken, öte taraftan başka türlü varolmanın mümkün olduğunun da kanıtı haline getiriyor. bu fazla iyimser bir yorum belki de. ama şu var ki, birilerinin üzerinde timsah olan tişörtlerle dolanmasındansa "gerçekçi ol imkansızı iste" ile dolaşması daha manidar göründü.
ama tabi unutmuyorum: "yanlış hayat doğru yaşan(maz)mıyor"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder