keşke şu anda anlatacak güzel bir hikayem olsaydı, o kadar anlatasım var ki bir şeyleri. işte şans bu ya yok, uydurma kapasitesi ise alabildiğine sorunlu bu aralar. gerçeklik denilen şey ile - her ne anlama geliyorsa - o kadar bütünleşmiş durumdayım ki, durmadan roman okumak istemekle beraber bir romanın kugusuna dahi katlanamıyorum. beni tanıyan okuyucular bilir bu çok nadir görülen bir semptomdur, benim deliliğim içinde. o kadar nadir ki az önceki cümleyi yazdıktan hemen sonra en son ne zaman roman okuyamadığımı düşündüğümde hatırlayamadım. ilk olmasa gerek böyle bir ruh hali ama yine de benim tanındık bilindik hallerimden biri olmadığı kesin. neler yaptığımı da anlatmak istememekteyim. özet zaten tek bir cümle ile yapılabilir: istihdam sorunuma odaklanmış durumdayım, bunun haricinde bir numaram bulunmamakta. o sorun da inatla ben odaklandıkça bir kördüğüme dönüşmekte.
ben bunları yazarken çok ilginç bir davet aldım: istanbul'da yılbaşı kutlaması... anlatacak mevzu mu çıkacak ne? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder