aklımda kaldığı haliyle başlığımıza konu olmuş slogan, paris 1968'in devrimci günlerinden armağan. sloganı ilk duyduğumda kaldırımların altına işlenmiş aşkın dünyayı değiştireceğini düşünürdüm. her neyse, mesele bendenizin geçmişle hesaplaşması değil, ürkmeye gerek yok. çağrışımlı düşünmenin olağan sonucu sadece. belki bu yazıya "türkiye'de yerel yönetimlerin kaldırımlarla inatçı mücadelesi" tadında iddialı bir başlık daha atılabilirdi. konuya gelelim.
son iki yıldır, saçma sapan yoğunluktaki, ne işe yaradığını kestiremediğim hayatımdan kaçıp sığındığım güzel bir yer kaş. arşiv bölümünden kaş'a tarafımdan yazılmış övgülere ulaşabilirsiniz. turizm her yeri olduğu gibi , orayı da kendine benzetip, sıradanlaştırma, bir örnekleştirme yolunda epey adım atmış. ne var ki kaş ufak çapta olsa da kendini korumayı başarmış bir yer. sözgelimi herşey dahil oteller yok denecek kadar az vs... tabi burada asıl mesele kaş'ın coğrafi konumu. uzun sahil şeirtleri olmadığından, sadece yatmasını bilenlerin ilk tercihi olamıyor...
kaldırım sözcüğü, ankara'da yaşayan hemen hemen herkese sinir bozukluğunu anımsatır. hiç bir zaman sağlam değildir. yağmur yağdığında, hangi kaldırımın altında birikmiş çamurun pantolonunuza çizmenize saldıracağı belli olmaz. siz ankara'da yaşamanın kazandırdığı içgüdü ile sağlam olan olmayan arasında sezgisel ayrımda başarılı olsanız da, ankara'ya yeni gelmiş, birilerinin kendi saldırgan çamurunu sizinle paylaşmayacağının da garantisi yoktur. bu da yetmezmiş gibi, bu taşlar her baharda sökülür yenileri yerleşir, ama nedenese bir türlü becerilemez (acaba devasa granit taşlar, ve zeminde gerekli düzenlemenin yapılmaması olabilir mi?) , aynı sorun her karda yağmurda yeniden yaşanır. yani ankaralı için kaldırım zaten deyim yerindeyse bir gönül yarasıdır.
bugün eve geldim mailime baktım. kaş'ın güzel kaldırımlarının, seçimlerden bir ay önce jet hızıyla sökülüp, yerine ankara'dan tanıdık devasa granitlerin yerleştirildiğini öğrendim. buraya da onlardan iki fotoğraf aldım yükledim.
bu söküm işlemi sırasında çekilmiş ki, beni ağlamaya davet ediyor.
bu da tüm büyükkent yaşayanlarına tanıdık gelecek çirkin taşlar....
öte yandan en azından kaş'ın hala bir meydanı olduğuna da sevinmiyorum desem yalan. hala kaçılacak bir yer gibi duruyor. bakalım ne zaman ondan da mahrum kalacağız?
ilgilisine link:http://www.kasmeydantalani.blogspot.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder