bir şehirde uzun süre kalınca, şehir tarafından ele geçirilince, yazmak için nereden başlamak gerekir? hikayesi bu kadar bol bir yere dair birini seçip anlatmak güç. neyse kii fotoğraf makinesi denilen mucizeye berlin'de kavuştum. oldukça kalitesiz olmakla birlikte, benim hevesim için yeterli bir makine sayesinde berlin'e ilişkin hikayelere başlayabilirim. toplama kamplarının inşasına karar verilen bir şehirde, kendimi sıkça nazi almanyası üzerine düşünürken buldum.
yolda yürürken, arnavut kaldırımlarının arasına serpiştirilmiş altın rengi taşlar parlıyor. biraz yakından bakıldığında, taşların üzerinde isim doğum tarihi ve ölüm tarihi değiştirilerek aynı ifadenin yer aldığı fark ediliyor. "burada ......... oturuyordu. ..... yılında .... kampına gönderildi. ...... yılında öldürüldü.
berlin yakınlarındaki sachsanhausen toplama kampına da gittim. yukarıdaki resmi masaüstü arka planı yapmak suretiyle, sapıtma noktasında çalışmaya başladığım dönemlerin hiç gelmemesini sağlamayı düşündüm. tabi bazı arkadaşlarımın da kendisine ihtiyacı olduğunun farkındayım.
bu tabelalar, kaldığım evin civarındaki sokaklarda yer alıyordu. ilk gördüğümde epey şaşırmıştım. uyarı levhası görünümündeki tabelalarda nazi döneminin gündelik yaşamı düzenleyen yasal düzenlemelerin bir kısmı ve altında da yürürlüğe giriş tarihi yer alıyor. Fotoğrafta gördüğünüz yasa yahudilerin gıdalarını hangi saatlerde satın almaları gerektğini düzenleniyor. 4 temmuz 1940 tarihli düzenlemeye göre, berlin'deki yahudiler gıda alış verişlerini 4-5 saatlerş arasında yapacaklardır.
bütün bunlar üzerine neredeyse her dakika düşünürken, bu şehri bu kadar sevebilmemi sağlayan şey merak ediliyordur. berlin'de beni hiç yalnız bırakmayan bandista'nın sayesinde "yaralarım benden önce de vardı, ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum" cümlesi hiç aklımdan çıkmadı oradayken. görüntü epey karamsar olsa da, yaşamın bir şekilde devam ettiği düşüncesini de beraberinde getiriyordu. ve tabi yanında aşağıda gördüklerinizin olunca şehrin size ait olmasını düşlüyorsunuz. ve o anda şehir hızlı bir hamleyle, herkesin aslında oralı olduğunu hissettiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder