Perşembe, Ağustos 20, 2009

datça...

çok uzun süredir buraya yaşananlara dair not düşme ihtiyacındayım ama bir türlü mümkün olmadı. bol fotoğraf ile anlatmak istediğim o kadar çok şey birikti ki. en yakın tarihlisinden önce başlayalım. neden yazamadığıma ilişkin sorunun yanıtını başka zamana erteleyelim.

şimdi yazmak istemediğim bu sebep, kaş'ta her zamanki gibi bir tatil yerine başka yerleri görmemizde de etken oldu. keşke etkisi bununla sınırlı kalsaydı.

kendimi ö., s. g. g ve v. ile (:) bu da pek komik oldu)datça'da aktur sitesinde buldum. çok eğlence dolu olmasa da epey dinlendim. devamında ise kadim tatil yoldaşım sevgili kardeşimle 4 gün daha tatil yaptım.

datça tahmin edileceği üzere fazlasıyla temiz ve güzel bir yer. kaş'tan daha az kapitalist, dolayısyla konformizm tuzağına düşmeden ya da gerçek anlamıyla konfora ulaşmak mümkün. değerlendirmemiz resimle renklendirilme vakti geldi.


bu gün batımı aktur'dan...

datça'da kardeşle birlikte devam ederken bu gün batımını aradım. orada da güzelleri vardı elbet, ama bu bir başka vurdu beni.

datça'yı ilginç kılan özelliklerinden biri de sanırım insanları. öncelikle sokaklarda öyle diğer tatil yerlerinde olduğu gibi rahat bikini ya da mayoyla gezmek tuhaf karşılanıyor. memleket muhafazakarlığının tek başına akp ile ilgili olmadığını görmek insanı üzüyor.

ama aynı insanlar, eğlenceli de olabiliyorlar. sözgelimi datça'ya ilk defa giden herkesin dikkatini çekecek bir Kazım YIlmaz furyası mevcut. ilk samimi sohbet havasıa girdiğimiz insana kimdir diye sorma ihityacı hissettik. bu arada oldukça sık kazım yılmaz okulu ve bulvarı ile karşılaştık ki bizim vartsayımımız amcamın datça'ya pek hizmeti dokunmuş çoktan vefat etmiş bir belediye başkanı olduğunu düşünüyorduk. hatta aşağıda gördüğünüz gibi bazı veciz cümlelerini anlamlandırmakta güçlük çektik:

devamını birazdan yazacağım. yeni bilgisayarımla henüz tanışmadığım gerçeği ile yüzleştim az önce.


Hiç yorum yok: