Çarşamba, Ekim 20, 2010

Genç kalmak

Kıskanmanın mantıksızlığı üzerine dün yazdıklarımdan sonra, geceyarısını henüz geride bıraktığımız dakikalarda, bol miktarda rakının desteğiyle 60 yılın nasıl olup da hiçbir şeyi değiştirmediğini dinleme imkanı buldum. Her daim dinamik olmanın sırrını, her daim dinamik insandan dinledim. Formülü oldukça basit aslında: Azraile karşı kaybedeceğinden emin olduğun savaşta, her muharebeyi sanki nihai savaşı kazanacakmış gibi sürdürmek. Hep kavga. 18 yaşında nasıl bir tutku yaşatıyorsan içinde, 60 yaşına geldiğinde onu sürdürebilmek. O an anladım ki, çok uzun süredir 80'li yaşlarıma çakılıp kalmışım. Karşımdaki ise 18'inde bir delikanlı.

Kıskanmanın mantıksızlığı konusundaki düşüncelerim değişmedi, ama meseleyi yaşla bağlantılı olarak ifade etme ihtiyacı hissettiğim için şu anda biraz utanıyorum. Keza haddime düşmez, kimsenin yaşı nüfus kağıdında yazmıyor. Bilahere kıskanma ve yıkıcılığı üzerine düşüncelerimi, önümüzdeki haftalarda buraya yazacağım.

Şimdi ise 18 yaşındaki delikanlı ile dün gece yaptığım kısa sohbetin damağımda bıraktığı tatla uykuya çekilmek istiyorum. Hastalıkla muharebe halindeki bedenimi fazla uykusuz bıraktım, bir iki saat iyi gelecek.

Bugünün ilk saatlerini unutmamak üzere buraya not düşmeliydim, düştüm.

Hiç yorum yok: