Çarşamba, Ocak 10, 2007

hindistan'a kurulan çağrı merkezleri türkiye'ye kurulsun mu? bu sayede ülkemiz kalkınır mı?

bu akşam bütün günümü pc başında geçirmiş olmama rağmen geçen gün izlediğim bu haber üzerine yazmadan edemedim. büyük bir araştırmacı ve bir o kadar da yanaşmacı habercilik anlayışıyla ntv, geçen sabah uyandığımda hindistan mucizesinden (!) söz etmekteydi. haber malum: hindistan'da kurulan çağrı merkezleri uydu telefonu teknolojisi sayesinde new york'da evine pizza siparişi verenlerden, borcunu yatırmadığı için uyarı konuşması yapılması gerekene kadar abd vatandaşlarının işlerini yapıyorlardı. haberin metninden aklımda kaldığı kadarıyla biraz alıntı yapayım. "abd bu işi kendi vatandaşlarına yaptırırsa 1500-2000 dolar ödemek durumunda kalacaktır. halbuki hindistan'da 700-800 dolara yaptırıyor. ama bunu basit(ne anlama geliyorsa burada basit) ucuz işgücüne yatırım yapan çok uluslu şirketlerin sömürüsü olarak değerlendirmemek lazım. (peki değerlendirmeyelim senin güzel hatrına önerin nedir?) bu teknoloji sayesinde yaşam koşullarının daha ucuz olduğu hindistan'da bu para yeterli. (bak sen?) ayrıca kadınların istihdamı ve toplumsal yaşama katılımının sağlanması açısından gerçek bir fırsat.(peki bu kadınlar toplumsal yaşama günde 12 saat çalışarak nasıl dahil olacaklar? üstelik de çalışma saatleri abd ile aradaki zaman dilimine göre düzenlenirken?)" aklımda en belirgin olarak kalan cümleler bunlardı. sonra spiker suratında aydınlamış ve aydınlatacağından emin bir sırıtışla şunları yumurtladı: "acaba türkiye'de de özellikle töre cinayetlerinin yoğun olduğu güneydoğu anadolu bölgesi'nde böyle bir uygulamaya geçilmesinin hem istanbul içinde yaşam koşullarının ağırlığından dolayı fazla maaş vermek zorunda kalan çağrı merkezlerine ihtiyacı olan bankalar ve bunun gibi kuruluşlar için, hem de toplumsal yaşama dahil edilecek ve böylece töre cinayetlerinin kurbanı olmaktan kurtulacak kadınlar için iyi bir alternatif oluşturmaz mı?" tüm bunlara konusuna iyi çalıştığını gösterecek istanbul'un dünyanın en pahalı kentleri arasında 18. olduğu bilgisini de ekledi suratındaki malum sırıtışı atlamadan. ben ne diyeyim? böyle zamanlarda gözü dönen l.m. olmayı ya da aşkın bir güce inanmayı istiyorum. neresinden tutulmalı ve eleştirilmeli ki bu haberimsi ya da insanımsı. şimdi oturup sömürünün nasl bir şey olduğunu mu anlatsam yoksa kadın istihdamının tek başına kadının toplumsal yaşamdaki ikincil konumuna bir çözüm getiremeyeceğini mi? hele ki bu durumun kadınlar görünmüyorlar sadece telefonla konuşuyorlar, o yüzden kocaları ya da babaları çalışmalarına sorun çıkarmıyor cümlesinin bu kadar rahat bir şekilde ulusal bir kanalda dile getirilmiş olmasını mı? üstüne üstlük töre cinayetlerinin sonunu ilan edecek dünyanın en rasyonel çözümünü bulmuş edasıyla dile geliyor bunlar. töre cinayetleri tek başına ekonomik sebeplere dayanıyormuş gibi.

ps: efendim görüldüğü üzere mevzu beni epey kızdırmış, elimdeki işler bir gün biterse, ya da ocak ayı hayırlısıyla nihayete ererse ayrıntılı bir özet yapacağım elbette, merak edenler için.

Hiç yorum yok: