Pazartesi, Ekim 13, 2008

...

"Mutluluk, insanın sevdiği kişiye yakın olmasıdır yalnızca"

"Hayatın, insanlığın çoğunluğu için, içtenlikle yaşanması gereken bir mutluluk değil,baskılar ve cezalarla ve inanılması gereken yalanlarla yapılmış dar bir alanda, sürekli rol yapma hali olduğunu, ilk bu sıralarda sezmeye başlamış olmalıyım. Oysa gittiğimiz bütün Türk filmleri bu "yalan dünya"dan çıkışın "hakikilik" ile mümkün olduğunu ima ediyordu."

"Anları birleştiren ya da müzemizde olduğu gibi, anları içinde taşıyan eşyaları birleştiren çizgiyi gözümüzün önüne getirmeye çalışmak, hem çizginin kaçınılmaz sonucunu, ölümü hatırlattığı için hem de çizginin kendisinin -çoğu zaman hissettiğimiz gibi- pek bir anlamı olmadığını yaşımız ilerledikçe acıyla kavradığımız için üzer bizi. Oysa "şimdi" dediğimiz anla, Çukurcuma'ya akşam yemeklerine gitmeye başladığım günlerde olduğu gibi, Füsun'un bir gülümsemesiyle, bazan bir yüzyıl yetecek kadar mutluluk verebilir bize. Keskinlerin evine hayatımn geri kalanında bana yetecek kadar mutluluğu almaya gittiğimi daha baştan anlamıştım ve evlerinden Füsun'un dokunduğu irili ufaklı küçük eşyaları, bu mutlu anları saklamak için alıp götürüyordum."

"Hayatımızı Aristo'nun Zaman'ı gibi bir çizgi olarak değil de, böyle yoğun anların tek tek her biri olarak düşünmeyi öğrenirsek, sevgilimizin sofrasında sekiz yıl beklemek bize alay edilebilecek bir tuhaflık, bir saplantı gibi değil, şimdi yıllar sonra düşündüğüm gibi Füsunların sofrasında geçirilmiş 1593 mutlu gece gibi gözükür."

Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi

*kitabın ilk sayfasından itibaren özne- yüklem uyuşmazlığı gibi, tarafımca oldukça sık tekrarlanan dolayısıyla blog okurları için tanıdık hatalara rağmen kitap bana iyi geldi. ben daha bu kitaptan çok alıntı yaparım gibi. şimdilik yarıladım, a.m.a ve ö.'nin değerlendirmelerine şimdilik ekleyebileceğim pek bir şey yok. a.m.a'ın dediği gibi kurgu sağlam, ama ö'ye katılmıyorum, gereksiz yere uzatıldığı konusunda. bana kalırsa ö'nün bu yorumu büyük ölçüde, aşk acısını deyim yerindeyse abartılı bulmasından kaynaklanıyor. aşık olduğu kadın, kadının annesi, babası ve kocası ile birlikte 1593 akşam yemeği yemekten mutluluk duyulması ona anlamsız geliyor. kuşkusuz en sevdiğim sanattır mübalağa :)

Hiç yorum yok: