Cuma, Ekim 10, 2008

NATO'ya Hayır Savaşa Hayır

nato'nun kuruluşunun 60. yılı vesilesiyle, nasıl olup da insanlar arası savaşları düzenleyen, ülkelerin birbirleriyle, bir diğer gruba karşı bir araya geldiği bir kurumun 60 yıl boyunca var olabildiğini mesele haline getiren insanlar, aşağıdaki bir metin kaleme almışlar Stutgart'ta. birileri de çevirmiş, sağolsunlar. (kim olduğunu bilmemekteyim, üye olduğum gruba mail atan da bilmediğinden yazamıyorum. ama küresel bak'tan birileri olsa gerek, mailin yönlendirildiği kaynak Küresel Bak idi.)



NATO askeri örgütünün kuruluşunun 60. yıldönümü vesilesiyle bizler, NATO'nun saldırgan askeri ve nükleer politikalarını protesto etmek ve savaşsız, adil bir dünya hayalimizi savunmak üzere herkesi Nisan 2009'da Strasbourg'a davet ediyoruz.

NATO, dünya barışına ulaşmanın önünde giderek büyüyen bir engel teşkil ediyor. Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana NATO, kendini "uluslararası toplum"un askeri harekat aygıtı olarak yeniden yapılandırma çabası içerisinde ve bu çabalar çerçevesinde "teröre karşı savaş"ı da teşvik ediyor. Gerçekte ise bu örgüt, Birleşmiş Milletler'i ve uluslararası hukuk sistemini devre dışı bırakarak tüm kıtalardaki askeri üsleri aracılığıyla ABD güdümünde zor kullanmanın, askeri güç tesis edilmesini hızlandırmanın ve silahlanma harcamalarını tırmandırmanın bir aracıdır; dünya çapındaki askeri harcamaların % 80'i NATO üyesi ülkeler tarafından gerçekleştirilmektedir. 1991'den beri bu yayılmacı anlayışı izleyen NATO, "insanî savaş" kisvesi altında Balkanlar'da savaşa girişmiş ve Afganistan'da yedi yıldır süren vahşi bir savaş başlatmıştır; halihazırda Afganistan'daki trajik durum giderek kötüleşmektedir ve savaş Pakistan'a yayılmış durumdadır.

NATO, Avrupa'da gerilimleri tımandırmakta, "füze savunma sistemi"yle, devasa bir nükleer silah deposu ve nükleer "ilk darbe" politikasıyla silahlanma yarışını beslemektedir. AB siyaseti giderek daha da NATO'ya bağımlı hale gelmektedir. NATO'nun Doğu Avrupa ve ötesinde halen devam eden ve gelecekte de potansiyel olarak devam edecek genişlemesi ve "hükümranlık sahası dışı" harekatları, dünyayı daha tehlikeli bir yer haline getiriyor. Kafkaslar'daki çatışma, tehlikenin açık bir emaresi. NATO sınırın genişlemesi yönündeki her adım, nükleer silah kullanımını da kapsayacak şekilde, savaş olasılığını artırmaktadır.

Barışçıl bir dünya hayalimize ulaşmak için bizler, küresel ve bölgesel krizlere askeri karşılıklar verilmesini kabul etmiyoruz; bunlar çözümün değil sorunun bir parçasıdır. Nükleer silahların terörü altında yaşamayı reddediyor ve yeni bir silahlanma yarışının tırmandırılmasına karşı çıkıyoruz. Askeri harcamaları azaltmak, mevcut kaynakları insani ihtiyaçların karşılanmasına yönlendirmek zorundayız. Bütün yabancı askeri üsleri ve saldırı amaçlı askeri yapıları kapatmalı; halklar arasındaki ilişkileri demokratikleştirmeli ve askeri zihniyetten arındırmalı; daha güvenli ve daha adil bir dünya inşa etmek için yeni barışçıl işbirliği formülleri bulmalıyız.

Hepinizi bu mesajı içinde bulunduğunuz toplum ve örgütlenmeler arasında yaygınlaştırmaya, Strasbourg'a gelmeye ve bu hayali gerçeğe dönüştürmeye davet ediyoruz. Bizler, barışçıl bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz.

NATO'ya Hayır
Savaşa Hayır

Hiç yorum yok: