Salı, Ekim 14, 2008

evde olmaya dair


1 haftadır işe gitmiyorum, aslında tam olarak evde oturduğum da söylenemese de, asli adresimin ev olması haline ilişkin bir kaç çıkarım edindim.

öncelikle, dr.a.teyze gündüz saatlerinde bizim evde, hiç kimse izlemediği halde inatla açık tutulan tv gibi asli unsur haline gemiş. o kadar ki "telefonu meşgul etmeyin telefon bekliyorum" diye telefonla konuşurken yanınızda bitebiliyor. e bu durum sadece bana tuhaf gelmediğinden olsa gerek, günün dr. a. teyze saatlerinde kimsecikler (annem hariç tabiki) salona uğramıyor. babam da eskisine nazaran vaktini dışarıda geçiriyor. tabi ben bu geçişin nasıl olduğuna ilişkin süreci bilmediğimden sürece ilşkin iki tahmin geliştirdim. ya babam, yeni edindiği iş dolayımıyla daha fazla dışarı çıktığından dr. a. teyze bizim eve yerleşti, ya da dr. a. teyze bizim eve yerleşmesiyle babamın evde oturma huyundaki değişiklik vuku buldu.

bir de bana ilişkin yoğun bir sabır gösterme, üzerine gitmeme kararı alınmış gibi. yani varlığım onları az da olsa huzursuz etmişe benzer. haksız da sayılmazlar aslında, ben bile yadırgıyorum evde olmayı, bu beni mutlu etse de.

ayrıca bizim eve ne kadar çok telefon geldiğini unutmuşum. ve telefonların %99'u ona gelse bile, telefona her daim bakamadığını. e haliyle bu durum sürekli bölünme bana işimi anımsatıyor.

saat 18.41 itiariyle evde oturmanın bir faydası: güzel görüntülerle karşılaşmak...

Hiç yorum yok: